
Parkın orta yerinde silkinip sonbaharı
Dev çınardan atladı mahallenin delisi
Doğanın insanlara belki son yadigârı
Yaprakları katladı mahallenin delisi
Koydu cebe gururla geçti diğer sokağa
Oradan da atlayıp klimalı durağa
Gelen ilk minibüste ücret alan çırağa
Bir tanecik çıtladı mahallenin delisi
Çırağın yüzü düştü ‘geç’ deyince ustası
Ona da yeter zahir bu dünyanın pastası
Kimse bir şey demiyor fakir akıl hastası
Mecnun’u da sırtladı mahallenin delisi
Camdan dışarı baktı yollar evler binalar
Her tarafı betona boğmuş çağdaş danalar
Çocukların sütüne zehir katar analar
Düşlerle bayatladı mahallenin delisi
Düt düt bura son durak inin bakalım artık
Bizimkinin ceketi herkesin yüzü yırtık
Karşıdaki AVeMe kâbus gibi seğirtik
Merakından çatladı mahallenin delisi
Yerden göğe uzanan kule baştan başa cam
Ardından höykürerek bazısı keser ahkâm
Girişte ‘Coffe Market’ kokusu buram buram
Çekince rahatladı mahallenin delisi
Bastı girdi içeri boştu sağdaki masa
Oturdu içe doğru ne dert kaldı ne tasa
Değil mi ki bu ömür kıssadan daha kısa
Beyazlıya ‘höt’ledi mahallenin delisi
Şaştı kaldı bu işe insan burada robot
Yüzlerdeki gülücük çizilmiş bir astronot
Para vermeyeceksen ne çöp dinler ne de ot
Yüzünde top patladı mahallenin delisi
Yaka paça attılar güvenlikçi abiler
Çöpe atılmalıydı aslen kendi gibiler
Babasının elinde sürüklenir sabiler
Zamanı nöbetledi mahallenin delisi
Yıllardır bu yapraklar onun parası idi
Bakkal manav berbere sayardı üç beş yedi
Neden bu hakikati kimse ona demedi
Çeneyi kilitledi mahallenin delisi
Çınarın etrafında bir daha dolaşmadı
Ne esnaf ne komşuya kat’iyen bulaşmadı
Kayboldu nice vakit kimseler ulaşmadı
Sırrı etiketledi mahallenin delisi
Çok kırılmıştı herhal onuru ve izzeti
Geçici bu dünyanın nimeti ve lezzeti
Bir yalanın içinde bunca zaman naz etti
Masivayı atladı mahallenin delisi
İzzet Irmak

Bir yanıt bırakın