
GEÇTİ SENEMİZ
Meğerse ne güzel geçermiş hayat
Serbestçe dolaşım özgür seyahat
Martın on birinde koptu bir feryat
Başımıza ne işler açtı senemiz
Meğerse ne güzel geçermiş hayat
Serbestçe dolaşım özgür seyahat
Martın on birinde koptu bir feryat
Başımıza ne işler açtı senemiz
Bu çocuklar bir harika
Uzaylarda geziyorlar
Ders ziline iki kala
Defter kitap diziyorlar
Verelim biz tüm gardaşlar baş başa
Edirne’den Kars’a Van’dan Maraş’a
İzzetinle şerefinle bin yaşa
Bu dünyada tükenmeyen bakiyem
Anadolu’m güzel yurdum Türkiye’m
Sen ki başka dünyanın erişilmez güzeli
Tarifte âciz kalır şuaranın gazeli
Süheyla gamzelerin nergislerle bezeli
Aşkın serin suyuna ah Tamara daldım ben
İnancı bir, ahlâkı bir, özü bir
Gardaşımdır benim Can Azerbaycan
Evveli bir, ahiri bir, sözü bir
Gardaşımdır benim Can Azerbaycan
İzzet çok güvenme dünya malına
Hem mıhına vurur hem de nalına
Biri daha binmiş ebed salına
Yürekleri dağlar yoğun bakımda
İzzet’im gözyaşım akar derine
Bin selâm Fatih’e ve askerine
Ulaşsın dünyanın dört bir yerine
Hafızların sesi bal Ayasofya
Tuna içime aksa ürker kıraçlığıma
Kudret helvası indi yetmedi açlığıma
Bütün ilimler şahit ezeli hiçliğime
Cennet bahçelerinden ine ine geldim ben
İzzet’im tek lüksüm süslü sözlerim
Geçmişi andıkça tutmaz dizlerim
Yırtık suratımı kendim yüzlerim
Kaybettim turayı özür dilerim
Dedim adın nedir dedi korona
Dedim zalım mısın dedi ki çok, çok
Dedim kime çektin dedi şarbona
Dedim durmaz mısın dedi ki yok, yok
(Âşık Feymani’nin “Sevdiğim” İsimli Şiirine Dair…)
Şiir ve şair üzerine söylenecek o kadar şey var ki… Düşündüklerimin özetinin özetini sizlerle paylaştım. Yeterince doğru ifade ettiğim konusunda da emin değilim üstelik. Şiirin manası, şairin karnındadır, demişler. Şüphesiz herkesin kendince çıkaracağı bir anlam vardır.
Bir kuru öksürük, yüksek hararet
İnsandan insana yayılır illet
Sağlıklı bir nefes en büyük nimet
Eksik kalsın birkaç işin evde kal
Allah’ını seviyorsan
Yiyip içip doymuyorsan
İlla kurban istiyorsan
Al Tramp’ı verme geri
Bin yıldır dünyaya vermişiz nizam
Çakallar kesemez bizlere ahkâm
İzzet’im beklerim sabırla sıram
Korkuları kırdı otuz üç yiğit
En nâzenin hâliyle Sumbas’ta batar güneş
Karşıdan ay görünür bakarlar kardeş kardeş
Kutsalı yırtanın bozuktur kanı
Bu işe sıkıldı İzzet’in canı
Vekil bozuntusu şaşkaloz seni
Ayağımın altına sererim şimdi
Denize zehir katın
Dibine kadar batın
İzzet yazsın siz yatın
Kirletin tüm dünyayı
Cümle ervah selâm verir Nebiye
Nasihati kulağımda dün gibi
On bin yılı dakka değil saniye
Bu âlemin başı sonu kün gibi
İnerek semadan sarsa her yanı
Kutlu bir el silse çeşm-i giryanı
Bir mana giyinse lafz-ı üryanı
Giyinip aşk ile yanar mı Şem’i
Sayın veli şimdi dinle sözümü
Tatil geldi çocuğuna iyi bak
Üç Şubat’ta kara etme yüzümü
Karne aldı çocuğuna iyi bak
Süz peteğin balını
Var salını salını
Öp dedenin elini
Budur senin ödevin
İzzet’im aşığım sana
Değişmem seni cihana
Bâde içtim kana kana
Baygın baygın bakma bana
Bakma öyle ölürüm bak
Çokça okumalı ki yerleşsin beyne şuur
Mehmet Akif dediğin koskoca millî şair
Gelelim son soruya işte Asım sizsiniz
Hayali gerçek kılar bu okuma sevginiz
Popülerim herkes tanır âlemde
Övülmüşüm herhâl levh ü kalemde
Salındıkça çiçek açar hâlemde
Kötü nazar kılıyorsan bana ne
Çaresiz dert bana mahsus ama derman sendedir
Seveceksem güleceksem buna ferman sendedir
Kaleleri ülkeleri fethetmekte ne var ki
Dil yorgunu bir gönüle giren varsa söylesin
yaşamak sanrısıdır umuda damlayan
ab-ı engur damıtır dudakların
gözlerin ışıtır babil asmalarını
kim bilir belki de
akdeniz kıyılarına vuran
terkedilmiş bir dalgadır yüreğim
sana özel mektup yazdım
aldın mı güneş
aldın mı
al
Varlığını bileyim farketmez yakın uzak
Özgüven kaynağımsın kaygan yollarda kızak
Sensiz bütün caddeler ölümcül birer tuzak
Bırakma acılarda ne olur ölme anne
İzzet’in gözleri nemlendi yine
İnne lillah emri dokundu ‘kün’e
Ay yıldız şeklini alınca sîne
Âb-ı Kevser ile arınan şehit
Mehpâre başına sevda ilinden
Güzellik tâcını al da öyle gel
Yanıp duruyorum aşkın elinden
Lütufkâr bir nazar kıl da öyle gel
Kadim dostum Ahmet İkrim’in müzik desteği işle seslendirdiğim bir şiirimi paylaşıyorum. Kanalıma abone olarak destek olursanız ayrıca mutlu olurum. Selam ve muhabbetle efendim.
Erkeğimiz yiğit kızımız yaman
Dağlar kadar büyük yürekte iman
Kapıları açmış Sultan Alparslan
Binlerce yıl dursa bu vatan bizim
Camisinde ezan Kur’an dinmesin
Kışlasında tekbir bayrak inmesin
Dilerim ki hiçbir ocak sönmesin
Dualarda dolaşan bu vatan bizim
Bir tuğla düşüyor her gün ömürden
Elması ayırmak zor mu kömürden
Beton şikâyetçi paslı demirden
Kolonu kirişe muhtaç eyleme
Geçtiğim her yerde yara izleri
Yarayı dağlıyor meşe közleri
Yüreğimi deler yârin sözleri
Köprünün altından çok sular akmış
Kömürden arta kalan değersiz taştır elmas
Hakikat denizini göle eyleme kıyas
Ayağıma dolanır Nemrut’tan kalan miras
An olur vîrân olur Kaf’a göçmek istersin
daha ne kadar yaşarım
sarı yapraklar dökülürken üstelik
bilmiyorum!
ama
her bahar açan nergislere rağmen
bir gün ansızın öleceğimi
biliyorum…
Reisim gönlünü sen hep ferah tut
Garibin duası üstünde bulut
İzzetin elinde mühürle kâğıt
Başkanlık tâcını takmaya devam
hava sıcak ve nemli
tıpkı bir insan gibi elemli
horoz seslerini bastıran motor inlemeleri
baskın
saldırgan
tıpkı telaşa kapılan metropol ricali
Çağdaş Ebu Cehil senin efendin
Nebevî mesajla uğraşın derdin
Siyonist İsrail esas mabedin
Senin dostun olmaz Muhammed Mursi
Yuh olsun cismine yuh olsun Sisi
İzzet beri bakar mısın?
Dilden dile akar mısın?
Acep yaza çıkar mısın?
İşte geldik gidiyoruz
On yılda bir düşe kalka
Halkın topu döndü halka
Gözümüze baka baka
Sırtımıza bindi darbe
Rivayet olunur ki konağın mahzeninde
Saymakla bitmeyecek onlarca torba altın
Dahi binlerce ırgat çalışır düzeninde
Uçsuz bucaksız toprak kaç parça tek bir bütün
İnsana sığınaktır edep hayâ ve namus
Namustan yoksun olan iffeti sanır kâbus
Kâbus olur istikbal elden giderse kamus
Sahip çıkamamışsan elin dilin beline
Kâbe senin neyine namaz senin neyine
Lütfen yanlış anlaşılmasın. Kendim de iyi yazar olduğum imasında bulunmuyorum. Sadece okumayı ve okutmayı seven bir öğretmen olarak bu dertten muzdaribim.
gel artık
gel ki çağın özgürlük zindanları
yüreksiz ama gönüllü mahkumları
salsın
güzel şeyler de oluyor dünyada çocuklar
iyi ki varsınız
sizin için bütün bu şehrayin
siz mutlu olun diye cıvıl cıvıl dünya
Her gün ve her dakika bize mesaj veriyor
Tekmil avaz kâinat sonsuzluğu örüyor
Doğan ve ölenleri gözlerimiz görüyor
Biliyorum şüphesiz; varsın, birsin ve teksin
İdam fermanımın mührü gözlerin
Gök kadar hırçın gök kadar derin
Hüznümü okşardı narin ellerin
Sana demedim mi kal demedim mi?
Telif hakkı © 2021 | MH Themes tarafından WordPress teması