
Değerli dostlarım, bugün edebiyatımızın çok değerli bir kaleminin ölüm yıl dönümü. Daha genç sayılacak yaşta Rabbine kavuşan şair ve yazar Cahit Zarifoğlu, soyadındaki gibi zarif ve naif bir kalemdir.
Sadece bir şair ve yazar değil fildişi kulesinde; aynı zamanda mütefekkir ve dert sahibi bir insandır. Hem şiirleri hem yazıları hem de çocuk edebiyatı alanındaki çalışmalarında kendine has tarzı ve sıra dışı üslubu ile dikkat çeker.
Benim için en önemli özelliği, Anadolu insanını yansıtan tarafı. Acısıyla, umuduyla, ezilmişliği ile ve sevgisi ile Anadolu insanı… Şimdi uzun uzun anlatarak sizi yormayayım. Kendi ağzından kendi ahvalini dinleyelim de ardından bir Fatiha göndermeyi ihmal etmeyelim bu güzel adama.
Vefatından takriben bir yıl önce Olcay Yazıcı ile yaptığı bir söyleşide (Cahit Zarifoğlu ile Sohbet, Türkiye, 10 Mayıs 1986) şunları söyler:
“1940’ta Ankara’da doğdum. Rahmetli babam hâkimdi. Bu vesile ile çocukluğum Güneydoğu’da geçti. İlkokula Siverek’te başladım. Maraş ve Ankara’da bitirdim. Ortaokula ise Kızılcahamam’da başladım, liseyi Maraş’ta tamamladım. Aslen Maraşlıyım.
Ceddimiz 300 yıl kadar önce Kafkasya’dan Maraş’a gelip yerleşmişler. Bunlar üç kardeşmiş ve içlerinden birinin adı Zarif’miş. İşte bizim aile bu Kafkasyalı Zarif’ten geliyor. Daha çok bu sebeple olacak Kafkasya’yı çok seviyorum.
Edebiyata lise yıllarında şiir ve kompozisyonlar yazarak başladım. Usta hikâyeci Rasim Özdenören, şair Erdem Beyazıt, şair Alaaddin Özdenören ile aynı sıralarda okuduk.
Liseden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatını bitirdim.
Öğrenciliğim sırasında çalışmak zorundaydım. Muhtelif gazetelerde sayfa sekreteri olarak çalıştım. Bu yüzden tahsilim biraz ağır aksak ilerledi. Bütün bunlar zarfında vazgeçmediğim, değişmeyen, istikrarlı bir yönüm vardı, o da şairliğim ve yazarlığımdı.
Bir yerde çok titiz bir insanım, bir bakıma da hiç titiz değilim. Görünüşte bir düzensizlik içindeyim, ama her şey zihnimde benim de şaştığım bir disiplin ve düzen içindedir. Şu masanın halini görüyorsun. Çekmecelerde öyle. Ama söyleyin bir şey onu gözüm kapalı çıkarayım. Hayatımda öyle. Bir telaş içinde parçalanmış gibiyim. Ama saati saatine programlanmışımdır. Şiiri de ne zaman yazacağımı bilmiyorum. Memur gibi. Durum öyle gerektiriyor.
Sezai Karakoç Ağabeyin yayınladığı Diriliş dergisinde şiirlerim yayınlandı. Ağabeyin sohbetlerinden ve yazdıklarından çok şeyler öğrendik. Her anlamda bizim hocamızdı. Yetişmemizde çok büyük faydası oldu. Sonra Nuri Pakdil ve arkadaşlarının yayınladığı Edebiyat dergisinde yazdım. 1976’dan itibaren ise ben, Erdem Beyazıt, Rasim Özdenören, Akif İnan ve Nazif Gürdoğan’nın kurucuları olduğu Mavera dergisinde şiirlerim, bir-iki hikâyem, senaryo çalışmalarım, günlüklerim ve “Okuyucularla” ismini verdiğimiz sohbetlerim yayınlandı. Bir kaç yıldan beri ise roman çalışıyorum. Bunlardan ilki Savaş Ritimleri 1985’te yayınlandı. Ayrıca çocuk edebiyatı dalında kitaplar yazdım.”
Evet değerli dostlar işte böyle…
İlkokul öğretmen vekilliği ve Almanca öğretmenliği yapan Cahit Zarifoğlu, 1976’dan itibaren TRT Genel Müdürlüğü’nde mütercim sekreter olarak görev aldı. 1983’te TRT İstanbul Radyosu’nda görev aldı. Radyo oyunları yazdı. 1984’te Türkiye Yazarlar Birliği Çocuk Edebiyatı Ödülü’nü alan Zarifoğlu, 07 Haziran 1987’de Yâr’ine kavuştu.
‘Yâr ile bayram iderler şimdi.”
Son olarak bir şiirini paylaşmak isterim sizinle:
***
Anılar defterinde gül yaprağı
Gibi unutuldum kurudum
Başıma düşmüş sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum
Sen kimbilir, rüzgârlı eteklerinle
Kimbilir hangi iklimdesin, ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim sensiz
Bu sessizlikle
Ayrılıkla başım belada
Gözlerini çevir gözlerime
Yoksa sensiz bu sessizlikle
Deliler gibiyim
Sensiz bu sessizlikle
***
Cahit Zarifoğlu Eserleri
Şiir:
İşaret Çocukları
Yedi Güzel Adam
Menziller
Korku ve Yakarış
Hikâye:
İns
Çocuk Hikâyeleri:
Serçekuş
Katıraslan
Ağaçkakanlar
Yürekdede ile Padişah
Küçük Şehzade
Motorlu Kuş
Kuşların Dili
Çocuk Şiirleri:
Gülücük
Ağaçokul (Çocuklara Afganistan Şiirleri)
Roman:
Savaş Ritimleri,
Ana
Günlük:
Yaşamak
Deneme:
Bir Değirmendir Bu Dünya
Zengin Hayaller Peşinde
Tiyatro:
Sütçü İmam
Bir yanıt bırakın